hatalar yaptıkça büyür insan, büyüdükçede daha az hata yapar. böyledir hatalar ile hayatın el eleliği, dostluğu. Jazz dinlemeye başlarsın, sessiz ve güzel kokteyl yapan publardan hoşlanırsın, sigara kokusu, yüksek ses ve whiskyden uzaklaşırsın biraz daha...şarap ve peynirden bahsedersin. güldükçe kahkahaların toklaşır, gözlerindeki çizgiler artarken deneyimlerin ve tebessümlerinde artar.
Uzun masalarda şarap sohbetleridir zevk. Şömine bile arar gözlerin :) o derece...büyümek güzeldir. korkma. geçmiştekiler ise saçını taradığında kopan teller gibilerdir.sildiğin makyajın ise hatalarındır :) yarın tekrar aynısını yapabilirsin ama biraz daha profesyönel ve ustaca. kendine zarar vermeden...20 li yaşların en güzel yaşı 25. bir çok şeyin oturmuş olması lazımdır. yanındakiler belli uzağındakilerde belli olmalıdır. net! henüz dünyada ölmeden önce yemen gereken 100 yemeğin yarısını bile yememişsindir, gezilmesi gerekenlerin %30 unu geçememişsindir, güncel olayları takip ederken tarihi unutmaktasındır.
Çok geçmeden mutlu olmaya bak. Başka hayatın yok. Ayrıca mutlu et ki, sana kucak dolusu dönsün...
Sonuç: Ankara'da neden şöe "45lik"ler çalan, güzel şarap içebileceğimiz, vestiyeri veya valesi olmayan bi yer yok...Olsun biz yine çok mutluyuz en azından sevgilimle guiness bulduk bi yerde :)
PS: Can Yücel iyidir evet ama herşey ile ilgili yazan bir şairdir. Yaşadığı bir aşkı döndürür durur kafasında. büyütür çektiği çektirdiği acıları. gereksizdir yani...sarhoşsan mutsuzsan umutsuzsan ve hiç bir "inspiration" ın yok ise hayat felsefesi edinirsin onun şiirlerini. Yani, benim için öyle.
Saat geç oldu,
Sevgiler. DY.