DY

DY

Wednesday, 7 May 2014

gümüş renkli balıklar

Gel.
Yavaş yavaş gel. 
Geçtiğin yolları görerek gel.
Geri dönerken yol arama.
ekmek kırıntıları yerine,
dilinde dolanan şarkıları as ağaçlara.
yol ayrımlarını iyi ezberle,
ihtiyacın olacak,
nereden döndüm, nasıl neden vazgeçtim,
neydi sebep sorularını kolay cevaplar.

Gel,
yanına hiç birşey almadan gel
hiç birşeye ihtiyacın olmayacak. 
sadece huzur arayacaksın.
huzur ve sakinlik.
fazlasıyla var burada.
Gel.

gümüş renkli balıklar yok burda.
yada nemli boğaz havası. 
oluruna bırakılır burada herşey.
kuralları pek yoktur.
açsan yersin,
toksan bi çay içersin.
gideceksen yine gelirsin.
sevdiysen kalırsın. 
koyu renklidir burası.
biraz isli birazda pusludur. 
bisiklet pek yoktur burda.
biz yürürüz...
yavaş yavaş yürürüz,göre göre...
dönüşler çok olur burada. 
kolay bulunsun diye,
bütün ağaçlarda sallanır cümleler.
herkes bilir nerede ne zaman neden ayrıldığını.

çok gözyaşı yok burada.
akarsada damlalar pek asildir.
asaletinden utanırsın hani,
öyle...
cimridir burası biraz.
çok yedirip içirir ama cümleler bekler.
"özleyeceğim" yeterlidir. 
çoğu anlayamaz bunu,
tek kelimedir burada herşey.
tek tek yavaş yavaştır.
koşmaz kimse.
koşuşturmaz aşklar.

Gel,
gümüş renkli balıkları bırakıp gelebilirsen gel. 
burada bu ara havalar çok güzel...



Sevgiler DY.

kocaman kocaman denemeler

Merhabalar;

Uzunca zamandır yazmadığımı farkettim. Geçen zamanda çok önemli değişikler olmadı. Lüzumsuz işlerle uğraştım, geçmişten kalan şöleri temizledim, pırıl pırıl olmak üzere herşey. Daha berrak ve daha temiz. Kızdım bu geçen zamanda çok. Kime yada kimlere olduğunun önemli olmayan bu kızgınlıklar yavaştan geçiyor yerini umursamazlığa bırakıyor. İstanbul beklediğim gibi geçti. Çok keyifliydi, dostlar, kuzen, deniz, bebek, Başakomun misafirliğinde geçen tatlı günlerdi.

Beklemediğim şeyler oldu yine bu şehirde. Hesapta yoktu, aslında vardı ama yoktu. Koşa koşa gittiğim şehirden ağır adımlarla döndüm. İlk defa aklım kaldı. Boğazın güzel nemli havasında, hisarın soğuk gecesinde. Seneler geçsede bu şehir hep beni şaşırtmaya devam ediyor. Öyle şeyler yaşatıyor ki, gitme kal diyor resmen. Gittim ama kaldım aslında.... Sen anla.

Özlemek neymiş yeni yeni öğreniyorum, aklının bir yerde bir şehirde kalması neymiş öğreniyorum. Beklemenin tatlı huzuru içindeyim aslında. Haber beklemek, haber alamamak yada almdığında sevinmek ne kadarda güzelmiş. Hırslardan uzak, birikmiş acılardan uzak, her an birşey olacakmış üzülecekmişim endişesinden uzak....Nede güzelmiş...Pekde keyifliymiş...

Hıdırellezide geçirdik... Hıdırellez gelince benim ruhum yazı aramaya başlıyor. Aslında çoktandır arıyorum, yazı, yaz sıcağını o hoş kokulu şehirleri, denizden sonra ki çayın tadını. Kim bilir... Hıdırellezde yine anneciğimle gül ağacımızın altına dileklerimizi koyduk. Hızır gelirde alır alıp okur yerine koyar diye. Yine okudu biliyorum, "ah damla ah..." dedi ve gitti. Aldı ama hepsini ve hepsi olacak biliyorum:) eminim.

Bu ara çok düşünmüyorum pek birşey, aklımda olanlar sadece iki ayrı kocaman uçurum. Ya öyle olursa ya böyle olursa korkuları. Sonra kendi kendime kızıyorum bu zamana kadar düşünde ne oldu? Bu zaman kadar telaş edip üstüne saatlerce düşünüp conspiracy theoryler ürettinde ne oldu? al oturdun yerine öylece.

Dostum, az düşüneceksin ki kaliteli yaşayasın. Az bekleyeceksin ki daha çok sevineceksin olunca, az söyleyeceksin ki konuştuğunda daha anlamlı olsun.

Eskiden çok konuşurdum dinlenmezdim, çok ağlardım çabuk gülümserdim, çok beklerdim az alırdım, çok feda ederdim çok kırılırdım. Şimdi işler biraz daha farklı.. Akıllanmak mı denir buna inanın bilmiyorum ama kırgınlıklar yerini biraz daha güçlü insanlara bırakıyor yerini. İyi mi kötü mü bilmiyorum...

Kısaca daha fazla değer bilen daha fazla iyimser daha fazla mutlu biri olmaktayım artık. Kanatlarım kırık değil sadece uçmayalı çok oldu, ısınıyorum bu havalara... Kocaman kocaman uçacağım.

Sevgiler DY