DY

DY

Thursday, 29 December 2016

üzümlere sevgiler.

Kar uzun zamandır bu kadar güzel yağmamışken, şarabım bu kadar keyifli olmamışken yazayım dedim. yazmadıkça delirdiğimi, içimi dökmedikçe öfke dolduğumu farkettim. Rachel Sermanni - Sleep dinliyorum bu arada, ama tabi ki akustik. 

Kar her zaman sevmişimdir. Dışarıda kalan kediler, köpekler ve insanlar için ayrı üzülüyorum orası ayrı... Hemde çok üzülüyorum, orası daha da ayrı. Ancak, şarabım, bilgisayarım, kedim ve battaniyem var şuanda yanımda. Sevdiğim hiç kimse yok mesela... kimse. Yalnızlık bazen o kadar güzel ki, kendi kendine kalmak, acını hüznünü ve ya mutluluğunu keyfini yaşamak TEK BAŞINA, o kadar eğlenceli ki. Zamanında bunu daha sık yapardım, şimdilerde kendimden uzaklaşırken başkalarına yakınlaşıyorum. Kendi çemberimden çıkıp, kendi huzurumu bozmak için resmen diğerlerine sığınıyorum. Sanki ben kendime yetmezmişim gibi. Ne saçma. Rumi'nin dediği gibi, hepimiz aslında kendi kendimize yetiyoruz. Aradığımız her şey kendi içimizde kendi benliğimizde mevcut. Bir eş arıyoruz bazen. Buluyoruz da çoğunlukla. ama o değil ki önemli olan, uykuya daldığında tek başınasın yine. Aslında herkes yalnız... Bir bunun farkına varabilsek... İhtiyaç duyduklarımız ise çokuzaklarda her zaman. Buluşacağımız günü beklerken geçmiyor mu ömür? Dünya aslında kocaman bir yalnızlar gökyüzü. Gökyüzünün parçası olan bizler, aslına tek bir hücreden geldik buraya. Her hücremiz doğruyu ve gerçeği biliyor. Her kasımız her atomumuz dünyada ki bütün doğrulara ve gerçeklere hakim. Çünkü ondan türedik biz. Sen ben o biz siz onlar. Bütün kişiler aslında birbirimize bağlıyız. İşte tam da bu yüzden birbirimize muhtaçmışız gibi geliyor. İçten içe uyumuyoruz sanki, uyuyunca yalnızız ya hani, uyumaktan korkuyoruz. Ya rüyalarımızda da yalnız değilsek?

Sırtıma iki hafta önce üç tane büyükten küçüğe giden daire yaptırdım dövme olarak. Trilogy ye her zaman inanmışımdır ama bu "loop"lar biraz daha farklı. Doğduk, büyüdük ve ölüyoruz. Küçükten büyüğe. Ölürken en büyüğüz işte... Ölürken en çok biziz, çünkü bu dünyada ki son nefesimiz en kıymetlisi... kim bilir kimler geçecek gözümüzün önünden, hangi pişmanlıklar, hangi o iğrenç çaresiz "keşke"ler? çok saçma değil mi...

Biraz da siz düşünün. 

Sevgiler DY

PS: Hala kar yağıyor, saat 3:00 am. Şarabım bitmek üzere, bunlara beni götüren o güzel üzümlere sevgiler :)


Saturday, 24 December 2016

rüyam

ben söylemem,
sen anla.
ben duymam,
sen de koşma.
acelemiz yok.
nasılsa umursamayacağız.

her şey bir yana,
özlemekten yoruluyorum.
biliyor musun...
kalbime dokunduğumda,
elimi hemen çekiyorum.
çünkü rüyama geri dönüyorum.
beni görüyor musun?

Sevgiler DY

o zaman

benimle gel diyemem,
seni takip edemem,
kollarımı kocaman açıp,
sarılabilirim ama.
saatlerce koklayıp,
dakikalarca seyredebilirim.
kocaman kalbine,
küçük sözler verebilirim.
uzun cümleler yerine,
kısa şiirler yazabilirim,
eskimiş kağıtların arkasına.
sonra okursun belki,
kim bilir neredesindir...
hatırlar mısın?
bana söyleyemediklerini?
o zaman söyler misin?

Sevgiler DY

uykudayken

uyuyoruz aslında.
uykudayken beraberiz.
görmediklerimizin peşinde,
bilmediklerimizden korkarken,
sarıldığımızda huzur içindeyiz.

anlıyorum aslında,
anlamazdan gelmeme bakma sen.
bunların hepsi o kocaman dikenli tellerden.
geçemediğin onca yol,
isteyip de içemediğin onca kadeh,
vücunda ki izler,
kalbinde ki delikler,
hepsi ezberimde.

geldiğimde sana,
herşeyimleyim.
dönerken bırakıyorum o koltukta,
kalbimi, huzurumu
belki de seni...

çok soru soruyorum kendime.
gideceğimiz gün mesela.
nasıl güle güle diyeceğim?
nasıl sigara içeceğim?
nasıl yürüyeceksin?
nasıl konuşacaksın?

saçmalarken buluyorum kendimi,
düşünürken değil.
sonra bir yudum alıyorum,
pencereden bakıyorum.
konuşuyorsun...
dinliyorum.
konuşmuyorum,
tekrar uyuyorum.
uykudayken uyumaya devam ediyorum.
orada benimlesin,
biliyorum...

Sevgiler D.Y.



Sunday, 4 December 2016

neden kaçıyoruz

asıl konu o değil mesela,
asıl konu neden burada olduğum.
aynı kareye bakarken birlikte,
belki aynı şeyleri düşünürken,
neden ayrı adımları izliyoruz?
çok şey değil bunlar.
senin çok şey dediklerin,
güzel tatlı anlar.
neden ikimiz de kaçıyoruz koşarak bunlardan?

Sevgiler DY.

kutu kutu

bazı cümleleri kutulara saklamalı.
belki bir daha duyamazsın diye bir yerlere koymalı.
olur da bir daha söylerse diğerinin yanına sıkıştırmalı.
özleyince çıkartıp koklamalı.
gördüğünde öperken gözlerinden,
bir de onlardan okumalı...

Sevgiler DY

Saturday, 3 December 2016

bir gün

kapıyı açıp çıkıyorum.
hava çok soğuk!
yürüyorum bir kaç dakika,
sonra adımlarım yavaşlıyor,
yol bitmek bilmiyor.
uyuyorum günlerce,
ayakta ama uykuda.
gözlerim açık ama aklım orada.
beynim düşünmekten yorgun,
bedenim ayaklarımı tutmaya çalışıyor,
kalbim yolları açıyor.
soğuğu seviyor o, biliyorum.
ben yaz çocuğuyum!
güneşli günleri bekliyorum.

Sevgiler DY

zaman

izafiyet teorisine takılıyor düşüncelerim.
saat akıp gidiyor mis kokulu anlarda,
saçma sapan hüzünlü düetlerde duruyor sanki.
şarkı bitsin diye bekliyorsun birinde,
birinde o kokuyu saklayıp koynuna uyumak günlerce.
ben bilirim çocuk aşk ne!
ben bilirim çocuk alışmak ne!
hem de iyi bilirim bu uzun gündüzlerde özlemek ne!

Sevgiler DY

mesela

mesela susabilirsiniz saatlerce,
mesela sonra dakikalarca kahkaha atarsınız,
aynı şarap kadehini paylaşıp aynı sigarayı içersiniz,
yüzüne bakarken;
söyleyeceklerin düğümlenir odanın bir yerinde,
orada asılı kalır sonsuza kadar.
söylemek istediklerin orada öylece durur işte...
sonra bir koku gelir burnuna,
dönüp yanına baktığında,
yakında ki uzak adamdır içine derin derin çektiğin..
aynı anda aynı şeyi düşünürsünüz,
aynı anda yine susarsınız işte...
ayrı hikayelerin kahramanları olduğunuzu,
belki hep de öyle kalacağınızı düşünürsünüz.
ve tekrar sessizlik,
asılı kalan cümleler...
ve gün yine öylece biter.

Sevgiler DY