Yaş 26, 26 Temmuz 2012
Yarın ki dersime hazırlık yapmam gerekirken kendimi yine blogumda buldum. Çok değil 26 sında 26. yaşımı bitirdim. Tesadüfler silsileleri bazen güzel rastlantılar oladabiliyormuş değil mi:) 2 , 6 ve 7'ninde şanslı sayım olduğunu söylemden geçemicem. Geçen seneki doğumgünümde ki yazımın üstüne biraz daha olgun biraz daha ayakları yerde bir Damla olduğumu düşünüyorum. Evet belki biraz daha yanlız evet belki biraz daha suskun ama daha huzurlu olduğunu düşünüyorum. Hayatımdan çıkarttığım insanların aslında bana mutsuzluk verdiği gerçeği zamanla daha çok gündeme gelmiş ve demekki bardakları taşırmış ki hayatımda yoklar. Kişi isim vs vs değil bazı hayatlardan bile vazgeçilmiş olması yeter diye düşünüyorum.
Çok olmadı canımın canından can kopalı. Mutlu görünsemde aslında derin bir hüzün içindeyim hala ben. Mutlu olduğumuz zamanlar yok mu var ama her mutlu zamanın sonundaki o ufak sessizlik, o saniyeler süren ama bazen asırlarmış gibi gelen sessizlik... insanı neler düşündürüyor bir bilseniz. En çok "keşke" dedirtiyor insana o sessiz asır saliseler. Keşke demeyi bıraktığımızda zaten daha berrak görebilirmişiz ya önümüzü işte ölüm bunları daha fazla içimize işletiyor.
Bu gri yağmur dolu bulutların arasında mutlu olduğum o kadar çok zaman var ki....Kısa ama güzel yaz tatilimiz, güzel akşam yemeklerimiz, güzel şaraplarımız ve güzel sohbetlerimiz.... Hala Londra özlemi içerisindeyim. Vakit bulupta gidemediğim için bazen kendimden nefret etmekle beraber oradan gelen güzel resim ve özlem giderici kokular beni biraz kendime getiriyor. Takıntıların en güzeli o ben biliyorum..
Bazı şeyler daha netleşti bu aralarda. Aslında gerçekten sevdiğim insanların bana ne kadarda zarar verebilme ihtimallerinin olduğunu gördüm. İnsanların bencilce sadece birtek beni düşünmeden nede kolay hareket edebildiklerini gördüm. Ben bunları gördükçe içimdeki küçük kız oldu kocaman bir küp. Küp dediysemde içi dolu küp sirke ile doldu desem daha güzel bir benzetme olur. Yani kısaca yine zararım kendime oldu. Baş ağrıları mide ağrıları ile birleşti sağlığım elimden kaymak üzereyken yeni farkettim aslında benim "önce sağlık" dediğimi ve bunu bozacak şeylerden kaçınmam gerektiğini.
Benim verdiğim sözler var benim sorumluluklarım var. Öyle somut şeyler değil bunlar. Yeri zamanı geldiğindede ösylenecek şeylerde değil. Ömür boyu el ele olacağım sözler. Kendimi kaybetmek yada üzüntüden küp hali almak benimde hakkım bende insanım ama buna sadece ben ve hayatımda 1.sıradakiler karışabilir diye düşünüyorum... Üzdüğüm kırdığım insanlar ise kendilerinden meshuldür. Kimse 5 yaşında değil yada kimse uyuşturucu bağımlısı alkolik değil ki yaptığının farkına varmasın. Lise çağlarındada değiliz aşk gözümüzü kör etsin... Zaman ve süreç diye birşeyden bir haber insanlar sebep bunlara. Zarar gören hiö görmemesi gereken son görmesi gerekenler oldu...Madalyalar yolda... Hırs yapmadım hiç bir şeyi ben hırslı değilimdir öyle. Sadece kendime zarar veririm karşımdakini utandırırım... Yada şimdi yaptığım gibi bırakırım terbiyeleri ahlakları ve karakterleri müsade ettiği sürece vicdanlarıyla konuşmalarını beklerim. Oda olmuyor ise yüksek ihtimalle "herkesin cehennemi cenneti bu dünyadadır" kuramımı geçirmek zorunda kalacağım. Yani bence çoğu ceza mutsuzluk ve ızdıraptır. Anlayana....
Unutulmasın tekrarlıyorum, sevmek en kolayı, sevin. Hoşgörün, kin tutmayın... Karşıdakinin zararı kendi içinin temizliğinden kapanır kısa sürede sevdiğinin bir bakışına bakar ama işte onların sevgisizlikleridir ki bir ömür mutsuzluk olur. Olmasın.
Bu mübarek günlerde bizi düşündürecek bir şeyler yazdıysam sizi düşündürdüysem ne ala. Mutlu olurum.... Yazın keyfini çıkartın, bol bol gülümseyin ve kalp kırmayın.
Sevgiler DY.
No comments:
Post a Comment