DY

DY

Tuesday, 18 November 2014

Muhteşem bugünler;

"Umutsuz olduğunda sevmek isterse her insan birazcık şanslıysa neden olmasın, kendinden emin değilsen sevme" diye başlıyor eskiden en sevdiğim şarkılardan biri. Ne kadar güzel anlatıyor bazı şeyleri bazı şarkılar ve tabi ki bazı mısraları güftelerinin. 

Şarkı aslında bir yerde haklı değil. Umutsuz olduğunda evet sığınacak liman arıyor insan ama umutsuz olduğunda aşık olup sevmiyor. İmkansız birşey bu bence. İmkansız! Aksine; insan umutla dolduğu kalbi tertemiz ve huzurlu olduğunda düşlediklerine ulaşıyor. Aşık olup sevebiliyor düşünülenin aksine. Umutsuz bedbaht ve hayattan nefret eder haldeyken kalbin nasıl diğer yarısını bulsun ki? Sen kendinden vazgeçmişken birinin seni sevmesini ya da sana aşık olmasını nasıl beklersin? Geçmişi geride bırakıp, kendinle yetinmeyi öğrenip, dost meclislerinde keyifli vakit geçirip ailene bağlandığın anda oluyor böyle şeyler, böyle güzel şeyler. Sen kendini sevmezken, sen hayata güzel bakmazken kendine yetemezken nasıl bekleriz böyle şeyleri? nasıl umarız güzelliklerin gelmesini? Değil mi? 

Dünyanın en güzel şeyidir iki insanın birbirine bağlanması, aşık olup sevmesi. Öncelerde sevgiyle aşkı fazlasıyla ayırırdım.Yani şöyle ki; önce aşık olursun klasik sonra zaman geçtikce, fedakarlıklar vs vs girince işin içine sevmeye başlarsın diye düşünürdüm. Şimdi öyle birşey geldi ki başıma ikisinide birbirinden ayıramıyorum. Onu gördüğümde ki gülümsemem ikisine de denk geliyor. Tartılar terazilerin hepsi anlamsız gelmeye başladı. Yine Einstein'ın izafiyet kanununa geri geliyorum işte. Zaman o kadar göreceli ki, bazen zaman zaman gibi geçmiyor bazen saniyeler öyle bir geçiyor ki paylaşım yıllara bedel oluyor. Öyle şeyler oluyor ki bir kaç gün aylara yıllara tekabul ediyor ve öyle hissettirip öyle sevdiriyor. Ne büyük konuşmalı ne de "asla" demeli bir de onu öğrendim. Asla asla deme gibi bir söz çıkıyor ağzımdan bazen. Hiç ummadığın anda Tanrı sana öyle bir şey yaşatıyor ki bütün tabuların bütün büyük konuştukların ve bütün kuralların yıkılıyor. Kuraldan ziyade aslında bütün görüp geçirdiklerin, duyup dinlediklerin hepsi yıkılıyor. Yerine güzel tap taze meşe ormanları alıveriyor. Hani bazı ağazlar yangınlardan sonra büyürmüş ya, tohumları yandıktan sonra toprağa tutunup ağaç olurlarmış ya işte tam da onun gibi... Yağmuru beklememek lazım bazı durumlarda. Ateşte yanmış anılarını korlarda kavrulmuş kalbin için üzülmemelisin. Mis gibi çam ormanlarının kokusu, meşe palamutları ve çınarları düşünmelisin dostum. Kalıcı olan onlar... Yangınlar söndürülür elbet söner elbet geçer gider, ama gür ormanlar, dereler ve dağlar asla yerinden oynamaz. Oynasa da seninle gelir her gittiğin yere. Haksız mıyım? 

Beraber eğlenebilmelisiniz, beraber gülebilmeli herşeyden önce. Sonra zaman geçtikçe (kısa zamanlardan da bahsediyorum) beraber de ağlayabilmelisiniz. Sen bilmelisin kahveyi nasıl içer, "o kahvesini sade içer" diyebilmelisin. Öğrenmelisin, bilmelisin... Bir bakışıyla ne demek istediğini anlayabilmelisin. O ağlarken için acımalı, o gülerken kalbin gülmeli, o iyiyse sen de iyi o kötüyse sen de kötü ama dimdik olmalısın ki başını omzuna yaslayabilsin... İyi gün de değil bir tek kötü günde de yanında olmalısın. Mutluluğuna mutluluk hüznüne hem omuz hem de huzur ve sakinlik olmalısın. Ve en güzeli bunları karşılıksız yapmalısın dostum. Karşılık beklediğin her durumda mutlaka acımasızlık da vardır ve acımasızlık dünyanın en kötü hissidir. Birinden bişi beklemeden bişiler yapabilecek kadar yüce gönüllü olmaslısın ki aşk sevgi bunları gerektirir. Yoksa alışverişten ne farkı var? İyileri sırf seninkiler de paylaşılacak diye paylaşırsan ya da kötüleri sırf senin kiler de paylaşılacak azaltılacak ileride diye paylaşırsan nasıl İNSAN olabilirsin. İllaki kız erkek ilişkilerinden bahsetmiyorum aslında. Aklı olan her koşulda bunu yapar. İyi insan bu dediklerini her koşulda uygular ve işte o zaman İYİ İNSAN olursun... "UNCONDITIONAL" kelimesi işte. Çok severim... Hele bir de karşındaki de senin gibiyse değmeyin keyfinize. O zaman her mutluluk bin kat artar her hüzn her zorluk her dağ beraber çokca kolay atlatılır çokca azaltılır. Biraz bu tür şeyleri desdur edinmek lazım ki gerçekten mutlu olabilesin. Sonunda mutlu olmuyorsan sorun da sen de değildir'i düşünmelisin. İçin rahattır kalbin tertemiz. Ben elimden geleni yaptım heo iyi niyetliydim dersin ve kolayca çıkarsın işin içinden. Tereyaşından kıl çeker gibi kendini o kaosdan kurtarırsın. İçin ve aklın rahattır. Mis!

Tabi ki temennimiz bunlar değil; temennimiz huzur, temennimiz keyif, temennimiz mutluluk ve en güzeli uzun sürelerce yaşanacak tatlı anılar. Hepsinin içinde huzur hepsinin içinde iki isim ve en sevdiklerimizin olduğu muhteşem anılar. 

MUHTEŞEM BUGÜNLERE MUHTEŞEM YARINLARA SEVGİLERLE!

Ve bu haftasonunun en sevdiğim şarkısı; 



DY.

No comments:

Post a Comment