DY

DY

Wednesday, 14 March 2012

Kalan,olan,durum,adım

Uzun zaman ayrı kalınca insan sevdiklerinden, üstünden yıllar geçsede o günlerin, insan hissettiklerini unutamıyor bir türlü. en ufak bir anımsama bile içini acıtıyor insanın telaşlanıyorsun heyecanlanıyorsun. aynı sanıyorsun ellerin titriyor. sonra dudaklarını büküyorsun, ağlamaklı oluyorsun. sonra iki kocaman kol sana sarılıyor anlından öpüyor...için ısınıyor. geçiyor....

Çok ayrı kalmıştır sevdiklerinden....çok....çok yanlız kalmıştır kocaman bilmediği yerlerde. tutunmaya çalışmıştır, çalıştıkça daha çok kaybetmıştır. kaybettikleri onun için çok çok önemli sanmıştır, hırs yaptımıştır. yanlış şeylere yanlış durumlara yanlış olasılıklara....sonra geçti herşey sanarsın. 1.tekil şahıs olarak devam eden hayatına. 2.tekil kişiler olursun dostlar ailen sevdiklerin. evinde huzur bulursun. kalbin bedenin hayallerin yorgundur. günbatımları daha bir anlamsızdır ama, yada mum ışığı fln dendiğinde aklına gelen tek şey elektrik kesintisidir. şiir bile yazamazsın, bilirmisiniz o duyguyu? eline kalemi kağıdı alamamak? şarkıları sadece uyaklı dizeler olarak algılarsın ya, işte tamda öyle zamanlar kovalar seni.

Sonra, sigara dumanlı, bol gürültülü, bol ışıksız bir yerde birini görürsün. öyle bir efekt olur ki, hayal et mesela, yuvarlak masa düşün. etrafında insanlar, bir tek insan düşün onun dışındakilerin kaybolduğu bir an hayal et. elin ayağın dolaşır. dolaşırken terler, heyecandan saçmalarsın, ama işte o an sensindir. en çok sensindir. ne zamandır olamadığın sensindir. yıllardır aylardır asırlardır olamazdığın sensindir o işte. alkol mü? bolca vardır hemde. ben whisky içiyorum, buzsuz. belki biraz soğuk soda... ruhunun ruhuna bulandığı an. tuttuğu elin sanki senden bir parça değildir :) kalabalıktır etraf kimse görmemiştir o detayı sen biliyorsundur :) saklamaya çalışırsın, yüzünde anlamsız bir tebessüm vardır ama :) ne tuhaf...hiç hissedemeyeceğini düşündüğün asla kendin olamayacağını hissetmiştin ya, oldun...uzun zamandan sonra ilk defa kendin oldun.

Aşık olduğum adamı seviyorum ben. Sevdiğim adamada aşığım. herkesin söylediği desteksiz myth ler vardır ya hani bıdıbıdı ise bıdıbıdı değildir diye...herkes kendine göredir inan bana. ben ona göre o bana göre sen ona o ona. gibi. ne zaman ki birini; iyimidir acaba diye düşünmeye başlarsın -nerede kiminle den önce, o zaman otur bi sigara yak bence. çünkü büyük ihtimalle hayatın boyunca ilk defa böyle hissediyorsun. ikinci çünküm oluyor ama; çünkü herkes hayatında bir kere yaşar bu duyguyu. egolarından sıyrıldığın andır o an. hayallerin değilde umutların konuşur o anda, "kadınım" girer devreye. bir demet kır çiçeği bile dünyanın en güzel hediyesidir. en güzel kokusudur o.

savunmasız olduğun anlar gerçek değildir unutma. yada "survive" psikolojisindeyken sen sen değilsindir.ama unutma o durumlarda bile sağ kalabiliyorsan her ne ise yaşadığın gerçektir dostum. aklına yaz; Tanrı herkesi, her ilişkiyi, her türlü dostluğu sınar. sınavdan sınava sokar. dener ölçer...der ki; sende ölç sende tart evladım. bak bakalım doğrumu bak bakalım sağlammı diye. bazıları kurtulur sağ çıkarlar bazıları ise zamanın gerisinde kalıp bir ikinci el dükkanında satışa mahkum edilirler. sonrası ne biliyormusun? sadece kapaklarına göre yargılanırlar, alınırlar yada alınmazlar. çok para eder bazısı...eminim.

nerden nereye geldim yine...çok şey düşünüp bu kadarcık yazmak beni üzüyor. daha fazlasını yazmam lazım daha fazla anlatmam lazım. iki kelimeyi anlatırken sayfalara mal etmem lazım. saçma sapan boş blog yazarları gibi değil hayatın ta kendisini yazmalıyım aslında. evet evet aynen böyle demelisin, tabiki vitrinde gördüğün bir elbise için değil. yada "dost acı söyler" gibi yüzeysel ppppfffff sıkıcı kalıplar gibi değil. daha derin.....bir çok kişinin anlayamayacağı ama anlayanlarında ruhlarında yer açan bişiler yazmalıyım....

ruhumda yer açılması için aslında benim bir şey okumama pek gerek yok. okuduklarımsa, yani bilmem "didnt touch my feelings" yada "didnt make sense". neyse diyeceğim şu ki; başından beri gelmek istediğim nokta;


kimse hiç bir şeyi unutmuyor. acı olansa yaşandıklarından getirdiği mirasları beyninde saklaması aslında. bu sevinçler olmuyor genelde. yada illaki aşk ilişki bağlamında saklanan şeyler olmasıda gerekmiyor. yaşanan herhangi bir şey herhangi birşeylerde olanbilir. genele yayalım lütfen....ne diyordum; unutmuyor. insan unutmuyor. olan şu, sevdiğim adam benden fiziksel uzaklaştıkça, güle güle iyi yolculuklar lafını kullandığım an itibariyle ben, ben damla, damla yılmaz, emel ve erdalın kızı damla yılmaz, tedirginim....neden? iki üç gün neyi değiştirecek? aksine özleyeceksin daha güzel değilmi? onu özlemek bile güzel değil mi? onu (vurgu onu da) özlemek güzel...yoksa özlemek hiç güzel değil dostum inan bana.  ben mi? bana zor mu? herkesi özlemek zor bana. herkesi herşeyi her yeri özlemek artık çok zor bana.

Tanrım, daha büyük özlemler, geri dönmeyecek özlemler vermesin. Tanrım kimseyi sevdiklerinden uzakta yaşatarak sınamasın. daha çok uzun bir ömrüm var ama kimse bilmez yüksek pencereli bir evde pencerenin önündeki çıkmada otururken neler düşündüm, ne umutlarımı ne hayallerimi yitirdim. Ama dedim ya; o ben değildim. sınanırken dönüştüğüm başka bir zihindim...başka bir kalp başka bir akıl.

Yazmak kolay, kolay olduğu kadar güzel. sevginin tadını tadamıyorsun ama sevgine dokunurken sevgini okuyup duyabiliyorsun. yada hüznünü yada özlemini endişelerini. bence en önemlisi güzel olanlar, mutluluk verenler...acı hep var dostum.

Sevgiler DY.

2 comments:

  1. Damla ellerine saglik cok guzel yazmissin...okurken dalip gittim senin dunyana ,yazdigin dunyaya bence de yazmaya devam etmelisin

    ReplyDelete
    Replies
    1. canımm! kocaman öpüyorum seni yazmayada devam ediiciiimmm :)

      Delete