Damla! sen Ahmet Kaya dinlemezsin ki, hatta duyduğun yerde kapatttırırsın! dediğinizi duyuyorum :) Evet sevmezdim, taa ki alakasız bir şekilde bu parça ile karşılaşıncaya kadar. Hala Ahmet Kaya'dan dinlediğimde beğenmiyorum ancak bu albüm ve seslendiren Gece Yolcuları sanırım bu şarkıyı bana sevdirdiler. Son bir haftadır başka bir şey dinlemiyorum. "Bir eksiğiz" albümünde Ahmet Kaya şarkılarını çeşitli ve aykırı sanatçılar seslendiriyor. Teoman, Gripin ve ya Gece Yolcuları gibi. Hepsi teker teker şahane coverlar olmuş. Hem hayran kaldım hem de bağımlısı oldum. Ahmet Kaya'nın şarkılarının bu kadar derin ve bu kadar anlamlı, düşünülmüş şeyler olduğunuhn farkında değildim sevdiğim insanlardan dinleyinceye kadar.
Bu paylaştığım parça ayrıca sevdiğim bir tanesi oldu... SÖzleri inanılmaz ve öylesine paylaşılan duygular ki... Adam bir kardeş selamında sevdiğini arıyor ve ardından soruyor; bu hep böyle gider mi? Su akar yatağını bulur diyor, beni düşünme kendine iyi bak diyor. Nasıl bir sevgi bu? Gel yanıma demek yerine; seni arıyorum evet arıyorum ama sormuyorum, gel demiyorum...Fırtınam kör kurşun ile bitmez diyor. Nasıl nasıl anlamlı! Kahbe dünya diyor, seni bana düşman eder mi? Ben bu kadar bedbaht ve bu kadar hüzünlü parçalar artık dinlemesem de ve bu kadar arabesk laflar artık beni açmasa da şarkı insanı nasılda içine alıyor, hem müziği hem sözleri ile. Birden düşünüyorsun; evet bırakayım kendine iyi baksın, su aksın yatağını bulsun, beni düşünme, ben seni aramaya devam edeceğim ama gel demeyeceğim dediğim kim var diye... Ve EVREKAAAA! buluyorsun... unuttuğun her ne ise ya da attığın aklından her ne ise birden bire ortaya çıkıyor. Çok acımasız değil mi:) Sonra bütün sözleri ona söylemeye başlıyorsun. Onu aradığın ama bulamadığın tüm zamanları, hatırladığın zamanları düşünüyorsun. Yan yana geçirdiğiniz zamanların nasıl da unutulduğunu düşünüyorsun. BU HEP BÖYLE GİDER Mİ! diyorsun. Ne acı, ne acımasız diyorsun bu dünya... Menekşeleri görüyorsun, kokluyorsun, tanıdık kokular geliyor.. Gözlerin doluyor. Bakıyorsun şarkı bitmiş, sonra başa alıyorsun. Gayrı-ihtiyari bir sigara yakıyorsun, içecek birşeyler arıyorsun ya da kendini dışarı atıyorsun. Dost sohbetlerinde, aile saadetinde ya da yanlız geçen bir günde kendini arındırmaya çalışıyorsun isimlerden, günahlardan, geçmişten ya da anılarından. "Lanet olsun! bu ne zamana kadar böyle olacak" diyosun. Kızıyorsun...Kızdıktan sonra, öfken yatışınca gözyaşlarını silerken buluyorsun kendini... Siliyorsun, o çokça sevilen gülümsemeni tebessümlerini takıyorsun yüzüne ve dostum, hayata devam ediyorsun...
Sevgiler DY
PS: Ahmet Kaya, teşekkürler.... ve ayrıca özür dilerim uzun uzun zamanlarca seni reddettiğim için.
No comments:
Post a Comment