"insanlarin hic mi hic degismeyecegine; degistirmeye calismanin yersiz oldugunu; kabul edebiliyosan oldugu gibi kabul edebilecegine iliskin ama edersen de senin mutlu olamayacagin bir yazi talep ediyorum ve yazinin sonunda da gene nalet (lanet diil) kalbimizi dinleyerek gene uzulecegeimizi de belirt ama pismanlikolmayacagi icin sonra mutlu olllabilecegimiz avuntusu eklemeyi unutma. Evet boyle bi yazi istiyoruuuummm!"
Onur benim Londra'dan arkadaşımdır. Bir çok zamanımızı beraber geçirdik. Belde ve Apo'cuk hep beraber kalıyorlardı. Ben tek başıma kaldığım için genelde çoğu vaktimi onların evinde geçirirdim :) Gecenin bir körü "hadi ben gidiyorum" diyip yalnız yalnız çok evime dönmüşlüğüm vardır. Sene 2009 diyorum, sen düşün... Ailenden, ülkenden, dostlarından uzakta biz birbirimizin ailesi olmuştuk, ki hala da ufak bir aileyiz. Birbirimizin sevinçleri ile sevinip çoğaltır mutsuzluklarını paylaşıp azaltırız. Belde ve Apo'cuk uzaklarda olsalarda biz Ankara'da kiler ve İstanbuldakiler çok sık görüşemesek de biliriz bir yerlerde küçük ailemizin varlığını. Sıkıntılar, yalnızlık ve bir dolu şey paylaştık beraber Londra'da. Şehri güzel yapan dostlardır anılardır, işte bu yüzden orada ki dostlarıma çok bağlıyımdır, en az o isli puslu şehire bağlı olduğum kadar. Kim bilir belki hep beraber yine bir gün Covent Garden'da güzel bir şişe kırmızı şarap ve pizza makarna yaparız? Kim bilir...
Başta paylaştığım serzenişten yola çıkarak ve ardından gelen yazıyı düşünürsek, serzenişin kime ait olduğunu tahmin edersiniz. Dostlarımın ricası benim için bir emirdir :) There you go Fella!
Ne demişler; insan 7 sinde neyse 70'inde de odur. İnsanın psikolojisini 7 yaşına kadar yaşadıkları oluşturuyor aslında. Yani kıskançlık, öfke, umarsızlık, kötülük, iyilik, cimrilik vb bir dolu huy ve kişilik özelliği 7 yaşına kadar yapışıyor insanın üstüne. Yani 70 yaşında da olsa o yaşta ki hal ve durumların gelişmişini yaşıyor insan.
Şimdi bu ufak pedagojik ve psikolojik açıklamadan sonra konumuza geri dönebiliriz. İnsanlar değişir mi? Değişebilirler aslında... Çok sevdikleri çok istedikleri sürece bazı huylar törpülenir. Karşısındakini ne kadar mutlu etmek ve ne kadar mutlu olmak istediği ile doğru orantılıdır aslında. Bizim düştüğümüz "trap" tam olarak burada aslında. İnsanları değişmez olarak görüyoruz... Evet 60% değişmiyor ise geri kalan kısmı değişebiliyor. Aslında buna değişmek demiyorum ben,işte huyu törpülemek ve hafifletip zayıflatmak diyorum.Törpülemek ve hafifletmek yeter ise aslında karşındakini bir tık tatmin edebilirsin. Yani ben şahsen memnun olurum bu durumdan ama eğer ki en ufak bir çaba sarfetmiyor ve en ufak bir iyileşme belirtisi ya da en azından isteği göstermiyorsa oradan hızla uzaklaşmak lazım.
Haksız mıyım? Allah aşkınıza karşınızdakini seviyorsanız ona kıymet veriyorsanız fedakarlık yapabilir ve bunu içten taaaaaa içten yaparsınız. Ama yok yapmıyorsanız SEVMİYORSUNUZ! Ben böyleyim arkadaşım! diye birşey yok! İlişkiler emek ister ilişkiler özveri ister gibi cümleler çok banel farkındayım ama öyle değil mi? O zaman herkes olduğu yerde dursun bencil ve egoist bir şekilde karşısındakinin değişmesini beklesin kılını kıpırdatıp poposunu yerinden oynatmasın. Bu ilişki değil bu RUH HASTALIĞI! BENCİLLİK VE BİNİMUM KÖTÜ MEZİYETLER!
Durumun bir de karşı taraf hali var. Yani o hani kişinin değişebileceğine inananlar var... Değişmeyeceğini içten içe bilip hala bile isteye yanında olan, yanında olmayı sırf sevgisi ve belki de aşkı yüzünden yürütmek isteyen insan... Ne güzel geliyor değil mi kulağa, ne kadar insancıl ne kadar iyi niyetli bir yaklaşım bu. Kıymet bilmek lazım cidden böyle insanların. Çok da rahat söyleyebilirim ki eğer kıymet bilinmiyor ise çok çok hızlı bir şekilde masadan kalkmak lazım. Öyle hüzünlü şarkılar dinleyip melankoli yapılacağına işe güce bakıp yeni açılan kapılara buyur demek lazım.
Dostum, sana sesleniyorum :) Sen tanıdığım en iyi adamlardan birisin. Ve ben de aynı fikirlerde olduğum için ben de iyi bir insan olduğuu düşünüyorum. İyi insanlar her zaman iyi şeyler yaşamazlar ama yaşadıkları kötü şeyler de onlara hiç bir şey öğretmese de "NEYİ İSTEMEDİĞİNİ VE KİMİNLE MUTLU OLAMAYACAĞINI" öğretirler. Ve inan iyi insanlar hep olmasa bile iyi insanlarla da karşılaşırlar:) Karşılaştıklarında da birbirlerini tanırlar. Ne şanslıyız ki güzel dostluklarımız şahane anılarımız ve daha uzun uzuuuun yenilerini ekleyecek zamanımız ve sağlığımız var. Şükretmek lazım... Elinden geleni yaptıysan aynı hataya tekrar tekrar düş ama en sonunda yorul! En sonunda anla! Emin ol bir gün hiç uğraşmadan kendiliğinden mutlu olacağız :) İnan bana! Yıllar sonra bu yazımı okuyup, "silsek mi artık yeterince mutluyuz" diyeceğiz.
Headzaaaaaaaap!
Hala ateşim var, hala her tarafıma iğneler batıyormuşcasına ağrıyor heryerim. Ölüyorum sanırım yavaş yavaş:))))) Şaka bir yana, yazımı bitirmem gerektiğini düşünüyorum. Yeterince konuşup kafa ütüledim yine. Kimseye laf sokmuyorum. Kimseye bir şey söylemeye çalışmıyorum. Direk söylüyorum ve direk anlatıyorum. Gerekeni gerektiği yerde de söyledim zaten.
Uzun zamandan sonra bir cumartesi evdeyim ve Kardeş Payını seyredeceğim :) Saçmaladıysam kusura bakmayın lütfen 38 derece ateşim var halüsinasyonlar falan bile görüyorum bazen :) Belki bu yazıyı da yazmamışımdır hiç :)
Sevgiler DY.
konu ile ilgili komiklikli video: :)
yazın, en sevdiğim kelimenin buram buram etkilerinin yaşandığı biçimde "mantıklı" olmuş diyebilirim. mantıktan öte de köy yok demiş atalarımız zira... tabi göreceli olduğunu da belirtmem gerekiyor. binlerce kelime ile hazırlanmış kooccaaa paylaşımlarda iki kelimenin mantığa benzediğine inanma bile koca metnin mantıklı olduğuna inandırabilir. özetle ruh halim goes wherever he wants:) aman ne biliyim Damlacım, yazmak çare olmuyor bana. ama okumak işte o bir yola yönlendirebiliyor, perspektifi genişletebiliyor. bu yüzden sen yaz biz okuyalım emii:)
ReplyDeleteimza: anonimlerinenyakışıklısı
Canim avukatcim hep yazarim ben.... Bi adim atmana yardimci olduysa ne ala. Cok mutlu olurum. Cansin opuyorum.
DeleteAnonimlerinendostu na