Merhaba;
Biliyorum bu ara şiirden başka bir şey yazamıyorum. Kalem kırık :) sayfalar ıslanmışşşşşş :)))) Çünkü aklımda çok şey var,nasıl yazıya döksem, nasıl yanlış anlaşılmasa diye de düşünüyorum bir yandan. Kim üstüne alınır, kim alınmalı ya da alınmalı mı gibi gibi bir ton düşünce var herşeyin yanı sıra. Ne doluyum! ne yorgun!
Kafam çok karışık bu ara... Yani şöyle ki; doğru bildiğini mi yapmak lazım körü körüne, o yolda mı yürümek lazım yoksa "akıl var mantık var" çerçevesinde mi davranmak lazım? Bu ikisinin arasında inanılmaz ince bire çizgi var. Esas o keskin çizgi çok extreme durumlarda ortaya çıkıyor. Bir şey için israrcı olmalı mıyım? Olmamalı mıyım? Diye düşünürken üstelik... Çabalarsam olur diyorsun ama bir yandan da "benim çabam ile olacaksa olmamalı" diyerek kendi gururnu ya da kendi özgüvenini korumaya çalışıyorsun mantıklı mantıklı.
Ne yapılmalı böyle durumlarda bilmiyorum. Tek çözüm yolum ya da tek destekçim "içimde kalmasın" ve yahut "ben elimden geleni yaptım" diyerek kendimi rahatlatmak oluyor. Yastığa başımı koyduğumda da bunlar beni huzurlu ve mutlu olmadam bile rahat ettiriyor. Mantık... Ah bu mantık... Kalbimizi ezen geçen mantık, ah bu affedilemeyenler, ah bu mutluluğa konan sınırlar ve öfkeler kinler. Ben de kin tutarım ama karşımdakinin iyi niyetinden ve özründen şüphe etmezsem cidden affedebilir ve gerçekten de tekrar güvenip hayatıma sokabilirim. İşte burada benim sevgim devreye giriyor.... Sevgim affediyor aslında, ben değil. Benim kendimin yani kişiliğimin gururumun bile kabul etmediklerimi kalbim eder genelde. Hem de öyle bir eder ki... Mantık falan kalmaz. Ama insanlar mantıklarını nasıl bu kadar hayatlarında en ortaya koyabiliyorlar aklım almıyor. Aslında şöyle ki, çok da gönlüm olmayan, çok da risk almak taraftarı olmadığım konularda ben de mantık abidesiyim ama bazı "keyword"ler benim sözlüğümde mantıık ötesi-beyond my logic...in my heart...
Taş olmak için çok genciz, sevgimizin peşinden koşmamak için çok erken yaşlarımız... Henüz hiç bir şey bitmemiş henüz kalbimiz atar ayaklarımız tutar durumdayken neden sevgiyi ezip geçelim.. Ne saçma ne akılsızlık!!!:))) Mantıksızlığın içinde mantık var işte! Kalplerimizin içinde ise kocaman bir boşluk.. Dolsun boşluklar. Doldurulsun, eskiden oldukları yerde mutlu huzurlu oldukları yerde olsunlar...
Herşeye rağmen yaz geliyor :) yaz planları yapılıyor. Önümüzde iki düğün var güzel dostlarımızın. Tatlı kızkardeşlerimin ikisi evleniyor. Ne mutlu bize. Tuğba'cım ve Gökçe'cim! Nasıl keyfiliyiz aslında ve nasıl heyecanlı. Ne giyeceğiz, hangi ayakkabı hangi çanta, kız tarafı nasıl olmalı vs vs gibi çok keyifli konularımız var bu ara bir yandan :) Dedim ya, yaz geliyor, hava ısındı, havuz ve deniz, kum güneş blush mevsimi yaklaşıyor. Keyifler sırf bunun için bile yerinde olmaslı aslında. Değil mi? O zaman ENJOY THE FINE WEATHER AND BE THANKFUL THAT YOU ARE STILL ALIVE!
Sevgiler DY.
No comments:
Post a Comment