elimden geldiğince seviyorum ben
elimden geldiği kadar da affediyorum.
yolun sonunu görmeden çıktığım yollar,
arkama bakmadan gittiğim şehirler var.
yaş ile ilgili sıkıntım yok....
hep çocuğum, hep büyük...
geç kaldıklarımı yakalamaya çalışmıyorum.
biraz gözyaşı ile sineye çekiyorum.
yanılıp, aldanıp çok kolay ayapa kalkıyorum.
uyuyup uyandığımda,
bir bakıyorum ki,
aslında üzüldüklerim,
aslında gözyaşı döktüklerim,
ne kadar da ufakmış.
kalbimde büyütüp aklımda çoğaltmışım.
şimdi daha basit yaşıyorum.
mesela bir kadeh şarap ile sevinip,
sevdiğim şarkı bitince üzülüyorum.
bu kadar işte hepsi.
sadece bu kadar....
Sevgiler DY
DY
Monday, 29 June 2015
Wednesday, 17 June 2015
dünler bügünler
Merhabalar;
Ne zamandır yazamadığımın farkındayım... Ben yazılarımı çok mutsuz olduğumda ya da mutluluğumu paylaşmak istediğimde yazıyorum :) Bu ara o kadar mutluyum ki hem nazar değsin istemiyorum hem de dillendirip büyütmek istemiyorum. Çok tatlı şeyler oluyor etrafımda. En yakın arkadaşlarımdan biri Gökçe evleniyor :) Hatta bugün düğün davetiyelerinin bir kısmını Duyguş, ben ve Gökçe tamamladık :) Çok keyifliydi dostunun iyi gününü paylaşmak ve bunun bir parçası olmak. Başoş İstanbulda o yüzden bu çoşkuya uzak kaldı. Seyfi ve Gökçe'ye mutluluklar şimdiden. DDBG yavaş yavaş bekarlığa elveda diyor :)
Onun dışında beklemediğim gelişmeler oldu. Olmadı değil...Geçmişin hayaletleri buralarda... İstemesemde buralarda hem sinir bozucu hem mutlu edici hem de yorucu birşekilde. Kapanan kapıları açmaya çalışmak ne zor, ne anlamsız ne acı verici. Kapanmış kapı bir kere, kalp kırılmış bir kere, güven yitirilmiş... Ne gerek var zorlamaya kapıları? Tıklatmak bile zamanındakinden daha fazla acı veriyor. Yerimde başka biri olsa içinin yağları eriyerek duruma müdahil olurdu, ben? Asla... Herkesin mutlu olmasını isterim. Asla kimsenin mutluluğunda, beni üzselerde gözüm yoktur. Ne canları yanında sevinirim ne de mutluluklarına mutlu olurum. Nötr... Allah herkesi mutlu etsin, huzursuzluk ve yalan dolan benden ve çevremden uzak dursun. Durumla ilgili en ufak bir tereddütüm yok... Hayatımdan o kadar mutlu ve okadar keyifliyim ki. Dünyanın en mükemmel adamı ile tanıştım bir ay önce. Hayatıma ufak bir kuşun kanadında geldi ve girdi. Başımın tacı kalbimin ilacı oldu. Olmaya da devam ediyor hep de öyle olacak. Dokunduğu ellerim yanaklarım değil dokunduğu kalbim, ruhum... Aynı dili bile paylaşmıyoruz ama sevginin ve aşkın dili var mıdır? Bir bakışın yeter ne demek istediğini anlatmak için. Güzel çizgilerde yürürken güzel şarkılar mırıldanıyoruz. Onca zamandan onca keyifsizlikten sonra hakeden hakettiğini alıyor... Allah'a inancım bir kat daha arttı. Hep söylerdim, doğru yerde doğru zamanda doğru insan. Hoşgeldi hayatıma kalbime ve ruhuma... Yağmuruyla, mutluluğu, sakinliği ve huzuruyla geldi girdi yaşantıma. Birbirimizi tamamlarken, açık noktaları kapatırken, ortak noktalarımızı sevip farklılıklarımızı dengelerken gerçek huzuru bulabilmek ne güzel... Omzunda uyurken güveni hissedebilmek ne büyük mucize Allah'ım...
Herşeyin hayırlısı ve güzel günler hakettiğin sürece seninle, benimle bizimle. Haketmek için yaşa, iyi olmak için büyü.Geçmişin hayaletlerine saygım sonsuz, geçmişteki Damla'ya ve çevresine inancım büyük... Hepsi benim.. Ancak yerim yok. Mucizelerle bezendim, hayallerde yaşıyorum. İşte tam da bu yüzden geçmiş pişmanlıkların acılarının çıkartılması için doğru insan ben değilim...Özürler bir kenara dursun, özlemler bile manasızken BUGÜNÜME ŞÜKÜR! DÜNÜME SEVGİLER...
Sevgiler
DY
Friday, 5 June 2015
Çıkarımlar
Merhaba;
Ciao :)
Sevgiler DY.
Ne zamandır yazmadığımı farkettim ve sanırım bişiler yazmam gerektiğini düşündüm. Evet, tamam yazmak istedim :)
Bu ara düşündüklerimi sıralamam gerekirse şöyle;
- insan her zaman da hüzünle beslenmiyormuş
- beklediklerin beklediğin zamanda değil ummadığın zamanda geliyormuş
- iyi insanlar her zaman olmasa bile iyi insanlarla da karşılaşıyormuş
- Tanrı'ya dua ettiğin ve içinde ona sevgini hep uyanık tuttuğun zaman seni duyuyormuş.
- güzel ve olumlu düşünürsen hepsi ama hepsi başına geliyormuş
- farketmeden içinden geçirdiklerini bile duyan birileri varmış yukarıda...
- her zaman verdiğini alamıyorsun diye birşey yokmuş
- hatta ve hatta verdiğinin fazlasını beklemediğin kadarı bile alınıyormuş
- sen iyi olup iyi niyetini koruduğun sürece insanlar ne düşünürse düşünsün senin için hep rahat oluyormuş
- aşk tüm söylenenlere rağmen dünyanın en güzel şeyiymiş.
- doğru insana duyulan aşk ise bir çok şeyi silebiliyormuş.
Haklı değil miyim? Eğer bu yazdıklarıma "damla pollyanna olmaktan artık vazgeç" diyorsanız lütfen tekrar okuyup sürdürmeye devam edin bazı davranışları çünkü hepsi gerçek. Çünkü hayat bazı şeylere sıkışığ kalmak için çok kısa... Ruh eşi diye birşey vari bunun ne zaman nasıl nerede olduğunu kimse bilemiyor. Çektiğin acılara ve gösterdiğin dirayete göre bence zaman ya yaklaşıyor ya da uzaklaşıyor. Geçen zaman seni büyütüyor ve olgunlaştırıyor ise dostum, yaklaşıyorsun demektir. Yani hakettiğin seni bulmaya hazır demektir... İnan bana. Durumları büyütmek ve abartmak benim en sevdiğim iş aslında ama büyütmek ve abartmak yerine uzun zamandır olmadığım kadar keyifli olduğum gerçeğinin keyfini çıkartıyorum.
Bir yandan kadere inanıyorum bir yandan da şansın kaderimiz üstünde aklımız fikrimiz seçebilme kabiliyetimiz kadar büyük rol oynadığını düşünüyorum... Hüzün mü? O hep orada... Hep orada kalacaktır tabi ki.... Sadece ortaya çıkıp gözlerini doldurma sıklığı ve araları açılır o kadar. Gerçi bir zaman sonra bir bakmışsın o kadar açılmış ki aranız o hüzünle, küçük ufak anlamlı şarkılardan ibaret kalmış. Hem buna üzülürsün "ben unutmak istemedim" dersin hem de "Tanrı'm sana şükürler olsun, artık yanında korkmadan ben olabileceğim birini tanıdım" dersin.
Hayat vazgeçmek, hep daha fazlasını istemek ve başını dik tutmamak için çok kısa... Sev, gözün kör olurcasına sev, aşık ol, kalbinin ağrıdğını hissedene kadar aşık ol, söyle, yanlış olsa da söyle düşündüklerini, duygularını göster, anlayan anlayacaktır anlamayan ise zaten hayatından kısmen de olsa birşeyler götürerek çıkacaktır. Ve inan bunların hepsi seni büyütecek, seni hakeden insana ve duruma hazırlayacaktır.
Yeterince büyümüşüm, yeterince hazırmışım ve yeterince iyi niyetliymişim diye düşünüyorum. Haketmek diye bir gerçek var çünkü bu dünyada herkes hakettiğini yaşıyor öyle ya da böyle. Başınıza kötü bir şey geldiyse iki şey düşünmeli ; ya gerçekten onu hakedecek bir şey yapmışsınızdır ve dünyada ki cehennemde bunun bedelini ödüyorsunuz dur, ya da güzel bişiler yapıp güzel yaşamışsınızdır ve dünyada ki "cenneti" haketmişsinizdir... Her iki koşulda da kendinize bakmalısınız. Ben ne yaptım? diye sormalısınız... Sizi büyütecek yaşadığınız hayatı daha anlamlı kılacaktır bu basit sorular ve en güzeli ise, siz büyüdükçe, olgunlaşıp daha iyi bir insan oldukça hayat ve Tanrı size en doğru olanı hazırlamakla meşgul olacaktır....
Ciao :)
Sevgiler DY.
Subscribe to:
Posts (Atom)