DY

DY

Wednesday, 11 June 2014

The Road Not Taken vs Hayat

Liseden mezun olmadan bir kaç ay önce, sene 2004, hayatının bir dönemini İngiltere'de geçirmiş Amerikalı şair Robert Frost'un, 1916 yılında yayımlanan Mauntain Intervial şiir koleksiyonundan, The Road Not Taken şiirini analiz etmiştik Zeynep Maraş hocamızın English Literature dersinde. Şiir, "Two roads diverged in a yellow wood, And sorry I could not travel both, And be one traveler, long I stood, And looked down one as far as I could, To where it bent in the undergrowth" dörtlüğü ile başlar... Geri kalan üç dörtlükte "narrator" seçimlerden bahseder. Az seçilmiş yoldan mı gitmeli yoksa herkesin genel olarak seçtiği yürümeyi tercih ettiği yoldan mı gitmeli diye devam eder narratorun dilemması. Tamamen bir monolog halinde ilerler. Kendi içinde karmaşasını ve kendi içinde ki kararsızlığını anlatır. Bu sırada artıları eksileri denklemlenir iki yolunda. Bir ormandasınızdır, karşınıza sonuca giden iki yol çıkar, birinde pek az ayak izi vardır ki bu da az kullanılmış ya da az seçilmişliğin ibaresidir, diğeri ise gözle görülür şekilde kullanılmış ve ayak izi doludur. 

Mezun olduktan sonra, Bilkent Amerikan Kültürü ve Edebiyatı bölümü'ne girdim. İlk derslerimizden biriydi. Saat 8:30 dersi, sabah... :) İçeri kısa boylu sempatik yüksek bel pantalonlu ama her halinden çok zeki olduğu belli 45-50 yaşlarında bir hoca girdi. Sınıfın ışıkları kapalıydı çünkü herkes hala uyuyordu ve bölümün ilk derslerinden biriydi, ilk üniversite derslerimizden biriydi yani. Hoca içeri girdi "And God said let there be light" diyerek ışık dümesine bastı ve sınıfın ışıklarını açtı. Devam etti "And there was light". Muammer Şanlı idi bu sempatik bir o kadarda otoriter hoca. Kitaplarımızı almış derse hazırdık aslında, 0.5-0.7 uçlarımız hazır silgilerimiz defterlerimiz yerindeydi. Sayfa 22, Robert Frost'dan The Road Not Taken şiiri...

Seçimler dostlarım, seçimler bizim hayatımızı anlatma biçimlerimiz. Öyle ya da böyle herkes bir yol seçiyor. Bu uçsuz bucaksız vahşi yaratıklar hatta bazen canavarlar ile dolu bu ormanda bir şekilde yolumuzu buluyoruz. Kimileri kısa yolları kimileri uzun ama sağlam yolları seçiyorlar. Kimileri onları bunları hayatlarından çıkartıp yürümeyi tercih ediyor kimileri onların bunların ellerinden tutarak yürümeyi tercih ediyorlar bu patikalarda. Ya sen? 

Bırak kolay olmasın zor olsun ama istediğin olsun. Hayatın ve seçimlerin sensin çünkü. Yanında taşıdığın taşımayı tercih ettiğin insan da sensin, senin hayatın. Üstü başı değil aklı fikri meziyetleri ahlakı kültürü ile taşıdığın insan sensin. Seçimlerin sensin...

Unutma, doğru seçimler doğru sonuçlara varacaktır. Ama yanlış seçimlerde mutlaka doğru yola varacaktır. En azından nereden gitmemen gerektiğini bileceksindir. Sakın pes etme. Doğru insan ile doğru yolda yürümeyi mutlaka öğreneceksin. 

Denemeye devam et. 

Şimdi; hangi yol? 


Sevgiler DY.

No comments:

Post a Comment