kelimelerimizin bir noktası olmalı. noktalarında bir satırı. gördüklerimizin bir parantezi bir alt yazısı, bildiklerimizinse soru işaretleri olmalı. sorduklarımızın iki nokta üstüsteleri cevaplarımızınsa üç noktası olmalı. öfkelerimizin bir virgülü, nefretimizinse bir ünlemi olmalı. içtiğin çayın bile bir noktası bir parantezi olmalı. kaleminin bile bir soru işareti olmalı.
ki, insanlar seni sen nasıl biriysen öyle tanıyabilsinler.
ardından küçük bi şiir gelir yazının daha anlamlı olması için;
insan bütün noktalarını kaybetsede,
iki noktaları vardır.
açıklar anlatır ima eder belirtir.
yüklemlerinle öznelerin yer değiştirsede,
olan sana oluyorsa bile,
kesinlikle üç noktan vardır...
daha sonra devam edebilesin diye.
gördüklerin ünlemler gerektiriyorsa,
parantezlerinle saklanabilrisin bir yerlere,
sonra belki bir soru işaretiyle çıkarsın içinden.
kim bilir....
göz göre göre virgüllerle devam ediyorsa ünlemlerle biten.
inan bana noktaların hala var demektir.
çıkart neredelerse,
noktalarınla virgüllerini yada üç noktalarının yerlerini değiştir.
daha fazla ünlem ve büyük harf olmasın hayatında.
daha fazla boğulma betimlemelerin ve noktalaı vürgüllerin arasında.
en güzeli,
en temizi,
kocaman bi beyaz sayfa aç.
kocaman bir başlık at büyük harflerle.
ve bir paragraf başıyla başla yeniden,
kaldığın yerden olmasada,
bi kaç satır ilerisinden...
D.
Birileri blog kurmuş :)
ReplyDeleteevet artık bişilerle uğraşmam gerektiğine karar verdim :) takip ediniz...
ReplyDelete