Merhaba;
Bugün ne yazacağımı bilmeden başladım yazmaya. Blogumu açtım, klasik yine kim nereden kaç kere bakmış, hangi yazılar kaç kere okunmuş, google da nasıl aranmışım diye baktım. Ardından bişiler yazmak geldi içimden ama ne yazacağımı bilmiyorum aslında. sanırım kendiliğinden gelişecek...
Biraz yine egoistik bir yaklaşım olacak ama, benim sağ bileğimde ki ipi kimse farketmemiştir sanırım etrafımdan. Eskiden sol el bileğimde olan kırmızı ipi sağ ayak bileğime taktım. Üstünde Fatma Ana'nın eli bulunmakta, bu da, Kabbalah öğretisinin ya da Jewish mistisizm'inin simgesi. Biraz bundan bahsedelim o zaman.
Sol el bileğinde görünen, özellikle Madonna, Justin Timberlake veyahut Sezek Aksu'da bulunan bir simge. Bu simge kalbe yakın olması nedeni ile sol elde ve "Evil eye" manasında takılır. Kırmızı rengi şeytan kovucu ve amacı hatırlatıcı bir işleve sahiptir. (Şuan hiç Kabbalah ile ilgili yazı yazmadığımı farkettim, üzücü).. Kabbalah diğer dinler ve mistisizimler gibi Tanrı'ya ulaşmak ve Tanrısal erdemlere sahip olma ilimidir. Bir öğreti ve hayat biçimi olarak görürürm ben. Bu hayat tarzı ile tanışmam çok tesadüf oldu. Madonna'nın bir konser kaydını izlerken bileğinde ki kırmızı ipi (Red Strip) farkettim ve araştırdım. Ardından kendimi eğitici videolar izlerken ve günlük eğitimler alırken buldum. Sene 2008 bu arada. Ardından defterler kitaplar ile baya sardım bu öğretiye. En ince ayrıntısına kadar öğrenmeye çalıştım, çok keyif aldım ve ilginç geldi. Hemen internet sitesinden kırmızı bilekliği sipariş edip sol bileğime taktı. Bana öğrendiklerimi hatırlattı bütün günler boyunca ve beni (so-called) nazardan korudu. Çok geçmeden Londra'ya masterımı yapmaya gittim. Londra'nın kozmopolit ve keyifli yapısından tahmin ettim olacak, illaki bir Kabbalah grubu vardır dedim ve London Kabbalah Center ile tanıştım. İlk tanışmam çok eğlenceli değildi biraz korkunç biraz çekingendi. Sonra alışmaya ve keyğfi almaya başladım derslerden. Jewish ilim adamlarının gelip derslerinmi ve Kabbalah derslerini dinledim. Onlar ile tanıştım ve bundan çokca keyif aldım keşfettikten sonra 1 sene boyunca derslerime devam ettim. Core bölümünü kapıp kavradıktansonra işin içine İbrabice girmeye başladı, ki o dönemde tez yazarken bu dili öğrenmemin mümkün olmadığını ve bir başka bilim ya da ilime kafa yoramayacağım kanısına vardım. Bıraktım.. Defterlerim ve notlarım ile sene 2015 hala bu senede bile aynı notlar ile bu yaşam biçimine yakınım... Benimsemiş durumdayım. Konunun özeti şu; (güzel bir örnek vereceğim size konuyu anlamanız için);
İki kişi ele alalım. Biri x olsun biri y. x kişi y kişisine onun tam istediği gibi bir sofra hazırlar. Müzik ortam ambians yemekler kokular sofra düzeni vs vs herşey y kişisinin istediği biçimde. Tam olarak olay onun istediği ve arzu edeceği biçimde. Y kişisinin ilk tepkisi - yo bu çok fazla ben bunu kabul edmeem olur (ki pahalı bir hediye aldığımızda da aynı tepkileri veririz). Ardından y kişisinin ikiknci tepkisi, insan egosu ile klasik olarak -hepsi benim olmalı, hepsini yemeliyim, hepsi benim! şahane! olur. Üçüncü faz olarak y kişisi x kişisini düşünerek - bunlar çok fazla, ben bunları kabul edemem teşekkür ederim olur. Sonrasında, x kişisi der ki -y, ben bunlar senin için yaptım, senin için hazırladım, sen yersen ve sen keyif alırsan ben mutlu olacağım, der. işte burdan sonra y kişisi bu sofradan zevki sadece y kişisi verdiği ve o mutlu olacak diye alır. Şimdi, x kişisi Kabbalah öğretisinde Tanrı, yaradan ve onların değimi ile "The Light" ve "The Creator" olarak bahsedilir, y kişisi ise Ego içinde boğulan maddi tatminlerin arasında sıkışmış insandır.
Öğretinin amacı, egomuzdan vazgeçip Dünyevi zevklerin ve materyalistik nimetlerin keyfini çıkartırken manevi değer katıp yaradana şükretmek. Yani sırf kendi egonu beslemek, bedenini tatmin edip keyif almak yerine Yaradana ya da her ne isim koyuyorsanız O'na şükrederek bunları kabul etmektir. Bu sayede, insann en büyük zaafı egosundan vazgeçip Tanrısal (ki en zor vazgeçilen durum) erdemlere ulaşmak, O'nun özelliklerinden birine daha yaklaşırken O'na yaklaşmaktır. Aslınd bütün dinlerin, spritual öğretilerin temeli olan Tanrı'ya yaklaşma eğiliminin farklı bir versiyonudur. İnsanlık çağlar boyu farklı yöntemler denemiştir. Bu bir gerçek... Bu da farklı bir yöntemdir. Bu bir din değil bu bir öğreti ve yaşam biçimidir. Egondan sıyrılarak bir çok kötü özelliğinden vazgeçebilirsin. Kendi içinde bu öğretiyi geliştirip büyütüp "iyi insan" olabilirsin... Kaynakların İbranice, kişilerin Musevi olması sizi yanıltmasın. Bu bir yaşam biçimi ve hayat bıyu süren bir mücadeledir..
Umarım keyif almışsınızdır ve umarım birşeyler katmışımdır :) Ve umarım bu öğretiye dair size birinci ağızdan olumlu birşeyler katmışımdır.
Şimdilik Sevgiler ve iyi geceler....
Sevgiler DY
No comments:
Post a Comment