Merhabalar;
Bu akşam uzun uzuuuun zaman izlememek için direndiğim "Bir küçük Eylül meselesi" filmine rastladım televizyonda ve elimde olmadan "vardır bir hikmeti" diyip o kadar direnmeme rağmen izledim filmi. Film, 1 ayını Bozcaada'da geçiren Eylül ile adada yaşayan karikatürist içine kapanık Tek'in hikayesini anlatıyor. Ayın sonunda Eylül Tek'i umursamazca terkediyor... Tek ardından, Eylül'ün yüzmeyi öğrettiği o denizde boğularak ölüyor. Eylül ardından geçirdiği trafik kazasında hafızasını yitiriyor ve hafızasını yenilemek için adaya geliyor... Hatırlıyor herşeyi en sonunda. Kumsala oturup "özür dilerim" diyor herşeyi hatırladıktan sonra. İkinci şansı olmadığını ve artık kırıklarını kapatacağı bir Tek olmadığını anladığı zaman, işte o zaman film bitiyor... "Tek Eylül'ü seviyor" yazısı nasıl kaybolmayıp dalgaların alıp Eylül neredeyse oraya götürdüğünü düşündüğümüz gibi "Eylül Tek'i seviyor" yazısı da Tek neredeyse oraya gitmiştir büyük ihtimalle...
Hikaye Bozcaada'da geçiyor, bağların arasında, o muhteşem plajlarında geçiyor. Senesini hatırlamıyorum gittiğim zamanında. Ada ile ilgili hatırladıklarım o kadar çok ki... Filmde'de geçen o küçük kahve de sade kahve, Polente'de yel degirmenleri yanında açık denize karşı şarap ve peynir, enfes plaj ve rakı balık... Mis gibi uyandığım o sabah... Saatlerce yol gitmiştik. Çanakkale'den feribot ile geçmiştik. O kadar uzunca yol hikayesinin ardından nasıl da degmişti. Gülücüklerim ve ayak izlerim o adada bir yerlerde biliyorum. O taş evin içinde dolaşıyor hala tebessümlerim. En mutlu olduğum anlardan bir kaçıydı, belki en fazlası. Ardından Cunda geliyor tabi ki... Yitirmeden anlamıyor insan, filmde ki gibi özür dilemenin faydası olmuyor insanın bazen, ikinci bir şansı kalmıyor. Nasıl arkanı dönüp gittiysen bir daha bakmaman lazım geriye. Bakarsan işte kumsala artık olmayan bir insana belki dalgalar alır götürür diye "seviyorum..."lar yazarsın. Çok özledim Bozcaada'yı, en yakın zamanda kahkahalarımı almaya gideceğim. Geri almaya, o gün batımında ki huzurumu geri bulmaya, içtiğim her şarabın tadını orada bırakmışken geri almaya gitmem lazım, çünkü o gün bugündür hiç bir şarabın tadı aynı değil, hiç bir günbatımının huzuru aynı değil, hiç bir sabahın manzarası o günlerdeki kadar muazzam değil...Çilek reçeli almıştım, dağ çileği reçeli. Onun tadı da hala ağzımda. Hepsini geri almam lazım, en yakın zamanda...
İzlemem gerekiyormuş....izleyip tekrar tekrar anlamam tekrar tekrar özür dilemem...
Not: Sevdiklerinize sarılın, geç olmadan, vazgeçmeden sarılın, ikinci şansınız olmayabilir. kumsallara yazmak zorunda kalmayın sevginizi. zorunda kalmayın. sevin! bırakmayın!
Sevgiler DY